Skip to main content

Bütçe Görüşmelerine Yönelik Kamuoyu Açıklaması: 1 Kasım 2010

By 1 Kasım 2010Nisan 15th, 2020Kamuoyu Açıklamaları

1 Kasım 2010

Kamuoyu Duyurusu

Biz, aşağıda ismi olan 30 STK, biraraya gelerek kamu harcamalarını izlemek üzere oluşturduğumuz Kamu Harcamalarını  İzleme Platformu olarak, Kasım ve Aralık aylarında TBMM Plan ve Bütçe komisyonu ve Genel Kurulunda yapılacak 2011 Yılı Bütçe Kanunu görüşmeleri vesilesiyle kamu harcamalarına ilişkin yaptığımız izleme çalışmalarının sonuçlarını ve önerilerimizi açıklıyoruz:

  • Türkiye’de 2009 yılında sosyal güvenlik, sağlık, sosyal yardım ve sosyal hizmetleri kapsayan “sosyal koruma harcamaları”nın GSYH içindeki payı % 13’tür, bu oran 27 AB ülkesinde ortalama % 26’dır. Sosyal koruma harcamaları içinden yoksullara yönelik sosyal yardım, sosyal hizmetler ve yeşil kart harcamalarının GSYH içindeki payı sadece % 1.2’dir. Yoksullara yönelik olan % 1.2 oranındaki bir harcama çok yetersizdir.
  • Türkiye’deki sosyal koruma sisteminin en eksik halkalarından birisi, dünyada en yaygın olarak uygulanan vergilerden sağlanan ve vatandaş olma hakkından kaynaklanan düzenli gelir desteğinin olmamasıdır. Türkiye’de yardımların yoksullara ulaştırılma yöntemi insanların muhtaç olduklarını kanıtlamak zorunda bırakılarak damgalanmaları, insanlık onurunu kırıcı olmakta ve insan hakkı ihlali düzeyine ulaşmaktadır.  İnsanların damgalanmadan, onuru kırılmadan vatandaş olmaktan kaynaklı, düzenli ‘temel gelir desteği’nin geliştirilmesinin yoksulluk ve sosyal dışlanma ile mücadelede önemli olduğunu savunuyoruz.
  • Türkiye, kişi başına sağlık harcamasında Avrupa’da en son sırada yer alıyor ve azaltılması planlanıyor.  Biz Sağlık Bakanlığı ve sağlık harcamalarında 2009 yılından sonra azalma planlanmasını doğru bulmuyoruz.
  • 2009 yılında GSYH’ içindeki payı % 5 olan sağlık harcamalarının içinden sadece 0.5’i koruyucu hizmetlere gitmekte, % 4.5’i ise ilaç ve tedavi hizmetlerine gitmektedir.  Türkiye’de sağlık harcamaları mutlaka koruyucu hizmetlerin payı yükseltilecek şekilde artırılmalıdır.
  • OECD ülkeleri içinde çocuk yoksulluğunun en fazla olduğu ülke yine Türkiye… Ülkemizde toplam çocuk nüfusunun %24.6’si yoksulluk içinde yaşarken, bu oran OECD ülkeleri ortalaması ise 12.4’dür.
  • 2008 yılında sağlık, sosyal hizmetler, sosyal yardım ve adalet hizmetleri çerçevesinde çocuğa ayrılan harcamaların GSYH’ya oranı % 1.07’dir. Eğitim harcamaları eklendiğinde bu oran % 3’e çıkmaktadır. 2008 yılı verilerine göre çocuk başına yapılan harcama 393 TL’dir. Nüfusun % 38’inin çocuk olduğu bir ülkede çocuğa yönelik harcamaların mutlaka yükseltilmesi gerektiğini savunuyoruz.
  • Çocuklara yönelik koruma hizmetlerinin aileye yönelik sosyal yardım  hizmetine dönüşmemesi gerektiğini savunuyoruz. Sosyal hizmetlerin sosyal yardıma dönüştürülmesinden ve sosyal sorunların özel alana havale edilerek çözülmeye çalışılacağından endişe duymaktayız.
  • TÜİK 2008 Yılı Nüfus Sayımı verilerine göre, 12-14 yaş grubundaki çocukların %11.3’ü çalışmaktadır. Türkiye’de onbeş yaşını doldurmamış çocukların çalıştırılması yasaktır. Türkiye onayladığı Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Asgari Yaş Sözleşmesi’ne göre çocuk işçiliğinin etkili biçimde ortadan kaldırılmasını öngörmektedir ancak bu konuda bütçeden kaynak ayrılmadığı görülmektedir.
  • Gençlerin güçlendirilmesine yönelik harcamaları izleyebilmek için gençliğin spor, toplumsal hayata katılım, barınma, eğitime destek, eğitimden işe geçişte destek kurumlarını dikkate aldık. Tüm bu harcamalar dikkate alındığında 2008 yılında genç başına 192 TL harcama yapıldığı görülmektedir. Bu       harcamanın  GSYH’ya içindeki payı % 0.3 civarındadır ve   azaltılması  planlanmaktadır.  Lise ve yüksek eğitim harcamaları ile birlikte bu oran ancak % 2’ye çıkmaktadır. Bütçede gençler 
  • Türkiye’de 15–24 yaşları arasındaki gençlerin genel nüfusa oranı % 20’dir. Bu gençlerin yaklaşık % 30’u eğitim almakta, % 30’u çalışmakta, % 40’ı eğitim almamakta ve çalışmamaktadır. Eğitime destek ve eğitimden işe geçişe yönelik harcamalar çıkarıldığında eğitimde olmayan ve çalışmayan gençlere yönelik harcamaların düşüklüğü çok çarpıcıdır: Eğitimde olmayan gençlere yönelik harcamanın (spor dahil) GSYH içindeki payı % 0.05’e düşmektedir. Bütçede gençlik yoktur, eğitimde olmayan gençler hiç yoktur.
  • Türkiye’de askeri harcamaların izlenmesinde ortaya çıkan en önemli zorluk verilerdeki şeffaflık eksikliğidir. Askeri harcamaların şeffaf ve izlenebilir olması, STK’ların ve parlamentonun denetimine yeterince açık olması yönündeki demokratik talebimizi vurgulamak istiyoruz.
  • Türkiye’nin askeri harcamalarının GSMH’ya oranı 2009 krizinden önce % 2.0 civarında iken, 2009 yılından sonra % 2.3 civarına fırlamıştır. Bu oranın artmaması ve NATO-Avrupa askeri harcamalar ortalaması olan % 1.8 ile sınırlı tutulması önemlidir.

Ne yazık ki ülkemizde farklı kamu idareleri tarafından çeşitli sosyal alanlara yapılan harcamaların bir arada değerlendirilebildiği veri kaynakları bulunmamaktadır, ve ne yazık ki milletvekilleri de bu tür sosyal alanlara yapılan harcamaları ayrıntılı olarak görmeden TBMM’nde sürdürülen bütçe görüşmelerine katılmaktadırlar. Halbuki biz, sosyal denge amacıyla uygulanan politikalara ayrılan kaynakların izlenebilmesini, politikaların etkinliğinin ve  alternatiflerinin tartışılabilmesi için kaçınılmaz olduğunu düşünüyoruz.

“Kamu Harcamalarını İzleme Kampı”nda elde ettiğimiz ve yukarıda birkaçından bahsettiğimiz tüm sonuçları kapsamlı bir mektup haline getirdik, diğer STK’ların imzalarına açtık ve 75 kuruluşun imzasıyla milletvekillerine ulaştırdık.

Milletvekillerine yollanan mektup ve Kamu Harcamaları İzleme Platformu ile ilgili ayrıntılı bilgiye www.kahip.org adresinden ulaşılabilmektedir.

Saygılarımızla,

Kamu Harcamaları İzleme Platformu

Proje koordinasyon ve iletişim:

Prof.Dr. Nurhan Yentürk [email protected]

0212 311 52 22/ 311 5195 / 0532 435 16 20